716 nolu Hadis’in
İzahı:
Bu hadîsi Buhârî «Kitâbü'1-Büyû'»
da ve ondan başka kitabının yirmiye yakın muhtelif yerinde; Ebû Dâvûd, Tirmizî
ve Nesâi de muhtelif râvîlerden, muhtelif lâfızlarla kimi muhtasar kimi
mufassal olarak tahric etmişlerdir.
Hadisin muhtelif
rivayetlerinden anlaşıldığına göre; «Hz. Câbir b. Abdillâh bir gazada Fahr-i
Kâinat (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimizle beraber bulunmuş. Bir ara
devesi topallayarak yürümez olmuş. Hattâ Hz. Câbir, onu bırakmayı bile
düşünmüş. Derken Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yetişmiş. Hz. Câbir'i
o hâlde görünce :
«Ne oldu sana yâ Câbir
Neden böyle ordudan geri kaldın?» diye sormuş. Câbir (Radiyallahû anh) «Devem
kötürüm oldu Yâ ResûlâlIah!» demiş. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) :
Câbir (Radiyallahû
anh)'dan yanında sopa gibi bir şey olup olmadığını sormuş, o da elinde bulunan
bir kamaş veya sopayı Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e takdim etmiş.
Efendimiz, bu sopayla deveye vurmuş ve duâ etmiş. Müteakiben deve öyle bir
yürümüş ki, ömründe böyle yürüdüğü görülmemiş. Sonra Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Hz. Câbir'e evlenip evlenmediğini; evlendiyse kız mı yoksa
dul mu aldığını sormuş. Câbir (Radiyallahû anh) dul bir kadınla evlendiğini
söylemiş. Nebi Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Neden kızla evlenmedin?
Kızla evlenseydin biribirinizle şaka eder; gülüşürdünüz!» buyurmuşlar.- Câbir
(Radiyallahû anh) «Benim kız kardeşlerim var», bir rivayette «Babam Abdullah
vefat etti.» Yahut «Şehîd edildi de bana dokuz tane kız bıraktı. Ben, bunlara kendileri
gibi bir kız getirmeyi doğru bulmadım. İstedim ki bir kadın getireyim de onlara
baksın; üstlerini başlarını düzeltsin; terbiyelerini versin!» demiş. Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hz. Câbir'e Medîne'ye vardığında akıllı
davranmasını tavsiye etmiş.»
Nevevî: «Akıl'dan murâd,
onu çocuk istemeye teşvîkdir.» diyor. Çünkü Hz. Câbir 'in, o zamana kadar
çocuğu yokmuş.
«Sonra Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hz. Câbir'e o topal deveyi satıp satmayacağını
sormuş. Satacağını anlayınca, kıymetini vererek onu Câbir (Radiyallahû anh)
'dan satın almış. Yalnız teslimin Medine'de yapılacağına ittifak etmişler.
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine'ye Câbir (Radiyallahû anh) dan
önce gelmiş, ertesi gün Câbir de gelince mescidde buluşmuşlar. Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem):
«Şimdi mi geldin. Yâ
Câbir?» diye sormuş.
— Evet! cevâbını alınca
:
«öyle ise deveni b«rak
da mescide gir; ve iki rek'ât namaz kıl!» buyurmuşlar.
Câbir (Radiyallahû anh)
namazı kılmış. Müteakiben Resûlullah iSallallahu Aleyhi ve Sellem) Hz. Bilâl'e
bir okiyye (yâni kırk dirhem) altın tartmasını emir buyurmuş; Bilâl
(Radiyallahû anh) altını fazlasıyla tartmış. Câbir (Radiyallahû anh) 'da
paraları alarak evine doğru yollanmış. Fakat Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
arkasından adam göndererek, onu çağırtmış Câbir (Radiyallahu anh) kendi
kendine: — Şimdi oldu. Deveyi bana iade edecek!» demiş. Bu deveden son derece
hoşlanmazmış. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Al deveni! Parası da
senin olsun!...» buyurmuşlar.» Deveye bedel olarak altın mı yoksa gümüş mü
verdiği ihtilaflı bir mes'ele olduğu gibi mikdârı hususunda dahî bir çok
ihtilâflar vardır.